Sayfamızda sizler için hazırladığımız İslam Filozofu Abdülkadir Geylani Sözlerini bulabilir ve dilerseniz paylaşabilirsiniz. Sizlerde bildiğiniz Abdülkadir Geylani Sözlerini yorum kısmından bizlerle paylaşabilirsiniz.
Kötü arkadaşları terk et. Onlara sevgi duyma, salihleri sev. Yakının bile olsa, kötü arkadaştan uzak dur. Uzak bile olsa, iyi arkadaşlarla beraber ol. Kimi seversen, seninle onun arasında bir yakınlık hâsil olur. Bu bakımdan, sevgi beslediğin kimsenin kim olduğuna iyi bak.
Sağlam bir kalp tevhid, tevekkül, yakîn, tevfik, ilim, iman ve kurbiyet ile dolar.
Hayatta olduğunuz müddetçe, ömrü fırsat biliniz. Bir müddet sonra hayat kapısı kapanacak, bu dünyadan ayrılacaksınız. Gücünüz yettiği müddetçe hayırlı işler yapmayı ganimet biliniz. Tevbe kapısı açıkken ve elinizde bu imkân varken bunu fırsat biliniz. Tevbe ediniz. Dua etmeye imkanınız varken, dua ediniz. Salih kimselerle beraber olmayı fırsat biliniz.
Sûfîlerin yolculukları hakk’a kurbiyet ülkesinde son bulur.
Dünya hikmettir, ahiret ise kudret. Hikmet alet ve sebeplere ihtiyaç duyar, kudret ise duymaz.
Kalp sâlih olunca dâimî zikir elde edilir ve kalbin her tarafına hakk’in zikri yazılır. Böyle bir kalbin sahibinin gözleri uyuyabilir ama kalbi rabbını zikreder.
Kaderin gelmesinden rahatsız olma, onu kimse döndüremez ve kimse engel olamaz. Takdir olunan şey mutlaka gerçekleşir.
Bu işin başı allah’tan başka ilah olmadığına şehadet etmek, son noktası ise bütün nesneler ve davranışların birbirinin aynı olmasıdır.
Ey arşının örtüsünde büyüklüğünü ve şânını izhar eden Allah’ım! Hiçbir mevcûdun yüceliğine ulaşamayacağı sıfatların hürmetine, Senden kader sırrının karşıma çıkardığı her şeyde, fikir soğukluluğunun izlerini silip süpüren bir yakınlık niyâz ederim. Öyle ki, bütün vaktim seninle güzelleşsin, bütün vaktimi senin rızan için güzelleştireyim.
Allah’a ancak, o’ndan başka herşeyi terkeden kimseler yaklaşabilir.
Tövbe, yönetim değişikliğidir.
Dünya herkesi boğacak kadar engin bir denizdir.
Mümin dünyada, zâhid ahirette gariptir. Ârif ise allah’ın dışındaki her yerde gariptir.
Abdülkadir Geylani Özlü Sözleri
Kendine bir ağırlık veren kimsenin hiçbir ağırlığı yoktur.
İnsan allah’a kalıbıyla değil, kalbiyle ibadet eder.
Nasibin olanı kaybetmezsin, onu senden başkası yiyemez. O başkasının nasibi olmaz. Nasibini ona hırs göstermekle elde edemezsin.
Geçim yollarının yaratıcısını unutup geçim yollarına takılıp kalan, bakıyı unutup fani ile sevinen kimse ne kadar da cahildir!
Derdi de yaratan o’dur, devayı da. O kendisini öğretmek için belâya mübtela kılar. Böylece hem belâ verebileceğini, hem de bunu kaldırabileceğini gösterir.
Her kalp kendi içindeki çiçeğin kokusunu verir.
Eğer o’nu bilseydiniz başkasını inkar eder, sonra da o’nun gayrisini o’nun vasıtasıyla bilirdiniz.
Sûfîlerden biri demiş ki: fâsığın yüzüne ancak ârif kullar güler.
Sâlihlerin kalpleri faydayı da zararı da rablerinden bilir.
Allah’ın takdirini o’nun aleyhine delil yapmayın; çalışın, çabalayın.
Bu ilim tasavvuf ilmi, kitap sayfalarından değil, allah erlerinin ağzından alınır.
Marifet ve ilim, öz ile kabuğu birbirinden ayırır.
Sıkıntı çekmeyen insanda hayır yoktur. Sıkıntılar Allah’ın kırlangıç kuşlarıdır.
Her kapının önünde hevesle bekleyenler; hiçbir kapıdan içeri giremeyenlerdir.
Sıddık gözünün, güneş ve ayın değil, allah’ın nuruyla bakar.
Bâtin bilgisi, seninle rabbin arasındaki ışıktır.
Sûfîler niçini, nasılı, yap yapma’yı unutarak, kendilerini rablerinin önüne atmışlardır.
Dünya nefslerin, ahiret kalplerin, allah ise sırların sevgilisidir.
Büyük âlimlere tâbi olunuz; bidat yoluna, dinde olmayıp, sonradan çıkarılan şeylere sapmayınız. İtaat ediniz, muhalefet etmeyiniz. Sabrediniz, sızlanmayınız. Sabit kalınız, ayrılıp dağılmayınız. Bekleyiniz, ümit kesmeyiniz. Özünüzü günahtan temizleyiniz, kirletmeyiniz. Hele rabbınızın kapısından hiç ayrılmayınız.
Her kalp, kendi içindeki çiçeğin kokusunu verir.
Kalbin dünya’ya bağlı olduğu müddetçe mutlu olacağını sanma, sen sabaha kadar gaflet uykusundasın, ömür ise kısadır, korkarım uyandığın vakit sabah olmuştur.
Abdülkadir Geylani
Ey oğul! Senin düşüncen, yiyecek, içecek, giyecek ve dünya lezzetleri olmasın. Bütün bunlar, nefsin ve insan tabiatının istediği şeylerdir. Kalbin düşüncesi nerede, nefsin ve tabiatın istekleri nerede? Kalbin düşüncesi allahü teâlâdir. Senin düşüncen, rabbin ve onun katında bulunan nimetler olmalıdır. Dünyadan (haram ve şüphelilerden) ne terk edersen, mutlaka bunun karşılığında ahirette ondan daha hayırlısı vardır. Ömründe sadece şu içerisinde bulunduğun günün kaldığını farz et de ahiret için hazırlık yap.
Müslümanlar hakkında iyi zan sahibi ol. Onlar hakkında niyetini düzelt. Her türlü hayır işi yapmaya koş. Bilmediğin hususlarda ahireti düşünen âlimlere sor.
Ey rabbim! Bütün şükretme acizliğimle sana şükretmek istiyorum.
Resulullah hariç her mahluk perdedir; resulullah ise kapıdır.
Sûfî bâtınını ve zâhırını allah’ın kitabına ve resulunun sünnetine uyarak aritandır. O, sâfiyeti arttıkça vücud denizinden çıkar; iradesini, dilek ve ihtiyarini terkeder.
Amelinin karşılığında ödüllendirilmeyi bekleyen, muhlis değildir.
Teslim ol, rahat bul.
Bir şeyi hatırlamak allah’ı unutturuyorsa, o şey o kişi için uğursuzdur.
Kabirleri ziyaret ediniz. Salih kimseleri de ziyaret ediniz. Hayırlı işler yapınız. Böyle yaparsanız, her şeyiniz düzelir.
Tasavvuf yolu zâhırî ve bâtinî hükümlere riayet etmeyi ve her şeyden fânî olmayı gerektirir.
Sabır, hayrin temelidir.
Tasavvuf yolu sâlihleri görüp onların sohbetlerini ezberlemekle katedilmez.
Sûfîlerden biri demiş ki: insanlar hakkında allah’a uy, allah hakkında insanlara uyma!
Nasibin olanı kaybetmezsin, onu senden başkası yiyemez. O başkasının nasibi olmaz. Nasibini ona hırs göstermekle elde edemezsin.
Rabbınızın kereminden dileyin, icabet etse de etmese de o’ndan isteyin. Çünkü o’ndan istemek ibadettir.
Sûfîler allah teâlâ’nin kendisinden başka bir şey istemezler. Onlar nimeti değil, nimet bahsedeni, halkı değil hâlik’i isterler.
Allah’tan başka herşey puttur.
Abdülkadir Geylani İslam Filozofu Sözleri
İnsanlara gösteriş için amel yapıp, sonra da bunu allahü teâlânin kabul etmesini istemek yakışır mı? Hırsı, şımarıklığı, azgınlığı ve dünyaya düşkünlüğü bırak. Sevincini ve neşeni biraz azalt. Biraz hüzünlü ol. Peygamber efendimiz başkasının kalbini ferahlandırmak için tebessüm buyururlardı.
Allah teâlâ rizıkların taksimini bitirmiştir. Rizikta zerre miktarı artma ve eksilme olmayacaktır.
Kalp sırra, sır da hakk’a itimat ederek şükûn bulur.
Sâlihlerden birisine ‘neyi arzu ediyorsun?’ Diye sorulduğunda, ‘arzu etmemeyi arzu ediyorum.’ Diye cevap verdi.
Kalp kitap ve sünnete göre amel ederse kurbiyet (yakınlık) kazanır. Bunu kazanınca da neyin kendi lehine ve aleyhine, neyin allah için veya başkası için, neyin de hak ve batıl olduğunu bilir ve görür.
Sevenle sevmeyen rıza halinde değil, hoşnutsuzluk halinde belli olur.
Ârif, allah’a her an bir öncekine göre daha yakındır.
Şükrün esası, nimetin sahibini bilmek, bunu kalb ile itiraf etmek ve dille söylemektir.
O’nu tanısaydınız, o’nun önünde dilleriniz lâl kesilirdi; kalpleriniz ve diğer uzuvlarınız her halinde edepli olurdu.
Abdülkadir Geylani Mesajları
Ey mümin! Ne oluyor ki, seni, komşunu; yemede, içmede, giymede ve başka şeylerde kıskanır görüyorum. Bu nasıl iş? Bilmiyor musun ki, bu senin imanını zayıflatır. Mevlânin yanında kıymetin kalmaz. Seni, allahü teâlânin gazabına uğratır. Hz. Muhammed; “allahü teâlâ, hasetçi kimse nimetimin düşmanıdır, buyurdu” diye bildirmiştir. Resul-i ekrem bir hadis-i şerifte; “ateş ödünü yiyip bitirdiği gibi, haset de iyilikleri yer” buyurdu. Sen, haset ettiğin kimseyi, hangi ve ne hususta haset ediyorsun. Onun kısmeti için mi, yoksa kendi kısmetin hususunda mı haset ediyorsun? Eğer onu, allahü teâlânin ona kısmet olarak verdiği şeyde haset ediyorsan, ona haksızlık etmiş olursun. Haset ettiğin kimse, allahü teâlânin kendisi için takdir ve taksim ettiği nimetin içerisinde bulunmaktadır. Sen onu, allahü teâlânin bu ihsanından dolayı haset etmekle, ne kadar haksızlık ve cimrilik yaptığını, ne kadar akılsızlık ettiğini biliyor musun? Eğer onu, sana takdir edilenin onun eline geçeceğinden endişe ederek kıskanıyorsan, bu senin çok cahil olduğunu gösterir. Çünkü senin kısmetini başkası yiyemez. Muhakkak ki allahü teâlâ sana zulmetmez. Allahü teâlâ senin için takdir ettiğini, sana nasip olarak verdiğini, senden alıp başkasına vermez.
Sûfîler ahırete göre akıllı, dünyaya göre delidirler.
Herşeyde o’nun isimlerinden bir isim mevcuttur, herşeyin ismi o’nun ismindendir.
Allah’ı tanıyan o’nu sever. O’nu seven o’na uyar.
Mürid tevbesinin gölgesinde, mürâd ise rabbının inayetinin gölgesinde kâimdir.
Allah’ın muhabbetinde samimi olan, ne ayıp ışıtır, ne de kulağına ayıp gider.
İnsanlara rehberlik eden kimsede şu hasletler bulunmazsa, o rehberlik yapamaz. Kusurları ortucu ve bağışlayıcı olması, şefkatli ve yumuşak olması, doğru sözlü ve iyilik yapıcı olması, iyiliği emredip, kötülüklerden men edici olması, misafirperver ve geceleri insanlar uyurken ibadet edici olması, âlim ve cesur olması.
Kulun kalbi rabbine erince rabbi onu kimseye muhtaç etmez.
Abdülkadir Geylani Söylediği Sözler
Acele etme. Acele eden, ya hata yapar veya hatalı duruma yakın olur. Ağır ve temkinli hareket eden, o işte ya isabet kaydeder veya isabet etmeye yaklaşır. Acele şeytandandır. Ağır ve temkinli hareket etmek, allahü teâlâdandir. Umumiyetle aceleye sebep, dünyalık toplama hırsıdır. Kanaat sahibi ol. Kanaat bitmeyen bir hazinedir.
Bütün insanlar seni kendi menfaati için ister, allah ise seni senin menfaatin için ister.
Yerini bilmeyene kader yerini öğretir.
Zâhır fikhini öğren, sonra bâtin fikhina yönel.
Bidâyet sıkıntıdır, nihâyet ise şükûn.
İmanı kuvvetli olanın, imtihanı ağır olur.
Kur’an’ın iki yönü vardır: o’nun elinde olan yönü, bizim elimizde olan yönü.
Mümin kimse küçük günahları da büyük görür. Peygamber efendimiz; “mümin kimse, günahını dağ gibi görüp, kendi üzerine düşeceğinden korkar. Münafık ise, günahını burnu üzerine konan ve hemen uçan sinek gibi görür” buyurdu.
Ârif hem dünyada, hem de ahirette yabancıdır.
Akıllı kişi, işlerin başlangıcına değil, sonucuna bakar.
Şöyle denilmiştir: ‘şeriatın şahitlik etmediği her hakikat zindikliktir.
Kardeşinin sana yaptığı nasihatı kabul et. Ona muhalefet etme. Çünkü o, senin kendinde göremediğin şeyleri görür. Bunun için resul-i ekrem; “mümin, müminin aynasıdır” buyurmuştur. Mümin, din kardeşine yapmış olduğu nasihatlerde samimidir. Onun göremediği şeyleri bildirir. Ona, iyilikler ve kötülükler arasındaki farkı gösterir. Ona, lehinde veya aleyhinde olan şeyleri anlatır.
Ey rabbim! Bütün affını isteme acizliğimle senden affını diliyorum.
Kalb dünya arzularından birine bağlı kaldığı ve geçici lezzetlerden birinin peşine takılıp gittiği müddetçe, imkâni yok, ahireti sevmiş olamaz.
Belâlar kula cenab-ı hakk’in kapısını çalmayı öğretir.
Ey zavallı! Sana fayda vermeyen şeyler hakkında konuşmayı bırak. Dünya ve ahirette sana fayda verecek işlerle uğraş. Boş işlerle uğraşmayı bırak. Kalbinden dünya düşüncelerini çıkar. Çünkü yakında dünyadan alınacak, ahirete götürüleceksin. Dünyada rahat ve hoş bir hayat arama. Resul-i ekrem; hayat, ahiret hayatıdır.
Abdülkadir Geylani ile ilgili Sözler
Ademoğlunun başına gelen her türlü belâ, rabbinden şikayet etmesi yüzündendir.
Veliliğin şartı gizlenmek, nebiliğin şartı açıklamaktır.
Zâhır ilimleri görünen kısmın ışığıdır. Bâtin ilimleri ise görünmeyen kısmın.
Sûfîlerin geceleri gece, gündüzleri de gündüz değildir.
Ahireti isteyene dünyada zuhd gerekir; allah’ı isteyene ise ahirette zuhd gerekir.
Günahların kötü bir kokusu vardır. Allah’ın nuru ile bakanlar bunu anlar, fakat halktan gizler, onları rezil etmezler.
Akıllı kimse ölümü düşünen ve kaderin getirdiğine razı olandır.
Allah’ı bilen kimsenin o’na karşı iradesi kalmaz.
Bidâyetin zorluklarına sabrederseniz nihayetin rahatı size ulaşır.
Kazayı engelleyen dua, yine kazayı önlemesi mukadder olan duadir.
Kur’an’dan, hakkında tartışarak değil, içindekilerle amel ederek faydalanın.
Dünya bir topluluğa, ahiret bir topluluğa, hak (c.c.) da bir topluluğa aittir.
Yolculuk, kalbin yolculuğudur. Vuslat, sırların vuslatidir.
Halinizi iyi düşünün, şimdi belli şey yok; yarın toz kalkar, kimin atlı ve kimin yaya olduğu görülür.
Bilgi hayat, bilgisizlik ölümdür.
Kader üzerinde durup onu delil göstermemiz uygun değildir. Bilakis biz çalışır, çabalar ve ne itiraz, ne de tembellik etmeyiz.
Müminin adeti önce düşünüp sonra konuşmaktır. Münafık ise önce konuşur, sonra düşünür.