DİŞ FIRÇALAMANIN ÖNEMİ
Ali, Merve ve Hakan aynı sınıfta okuyan üç samimi arkadaştır. Okula birlikte gelip-giden üç arkadaş, okul dışı zamanlarını da genelde birlikte geçirmektedirler. Ali derslerinde daha başarılı düzenli ve tertipli bir öğrencidir. Merve, derslerinde başarılı olmasına rağmen fazla konuşmayı ve yaramazlığı çok sever. Hakan’da derslerinde başarılıdır ancak içlerinden en yaramazı ve hiçbir şeye aldırmayan, hiçbir şeyi dert etmeyen, anlayışsız biridir.
Okul çıkışı evlerine doğru birlikte giden üç arkadaştan Hakan: “-Arkadaşlar bugün sürekli dişim ağrıdı ne yapacağım bilmiyorum, diş doktoruna da gitmeye çok korkuyorum, o yüzden annemle babama dişim ağrıdığını söylemiyorum.”
“-Arkadaşım dişlerini düzenli fırçalıyormusun? Eğer dişlerini fırçalamazsan hem dişlerin çürür hemde…” demek üzereyken Ali Merve’nin koluna dokunarak sus işareti yaptı. Hakan’ın evi önce olduğu için arkadaşlarına iyi akşamlar dileyerek onlardan ayrıldı.
“-Neden susturdun beni Ali? Ne güzel Hakan’a herşeyi söyleyecektim. Eğer dişlerini fırçalamazsan hem dişlerin çürür hem de ağzın kötü kokar.”
“-Haklısın arkadaşım ama eğer direk böyle söylersek Hakan bize küsüp üzülmez mi? Ya çok üzülüp bir daha bizimle konuşmazsa?” dedi Ali.
Tekrar söze giren Merve “-Tamam ama bunu bir şekilde bilmesi gerekiyor. Dişlerini fırçalamadığı için hem dişleri çürüyor, hem de ağzı çok kötü kokuyor.”
Ali; “-Haklısın Merve, bu akşam birşeyler düşünüp ona güzelce anlatalım öyleyse.”
Merve ve Ali’de birbirlerine iyi akşamlar dileyerek evlerine ayrıldılar.
Sabah her zaman ki yerlerinde buluşan üç arkadaş okullarına doğru muhabbet ederek yürümeye başladılar.
“-Akşamınız nasıl geçti arkadaşlar? Ben derslerimi bitirdikten sonra komşumuz ziyarete geldi. Çok sevimli küçük bir çocuğu var, yatana kadar onunla oynadım” dedi Merve.
“-Bende ödevlerimi bitirdikten sonra kardeşimle satranç oynadık. Daha sonra da uyumuşuz. Senin akşamın nasıl geçti Hakan?” diye sordu Ali.
Sözü alan Hakan; “-Hiç sormayın arkadaşlar akşam yemeğimi bile doğru düzgün yiyemedim diş ağrısından. Annemle babama belli etmemek için çok uğraştım. Allahtan hiç farketmediler. Derslerimi de çok zor yaptım. Diş ağrımdan dolayı uyuyamadım bile.”
Okullarına ulaşan üç arkadaş derslerine girmek üzere sınıflarına doğru yürüdüler. Öğretmenleri dersi anlatırken Hakan’ın diş ağrısından kıvrandığını Ali ve Merve görebiliyordu. Hakan genelde sırasında tek otururdu. Kendisi anlayamasa da arkadaşları ağzı koktuğu için onun yanına pek oturmazlardı.
Teneffüs zili çaldığında Hakan muhtemelen diş ağrısından dolayı dışarı çıkmak istemedi. Ali ve Merve dışarıya birlikte çıktılar.
“-Ne yapacağız Ali? Hakan’ın durumunu görüyorsun dersi bile dinleyemiyor. Bir şeyler düşündün mü akşam? Benim aklıma hiç bir şey gelmedi.”
“-Merak etme Merve aklıma çok güzel bir fikir geldi. Okul çıkışında onunla konuşacağız.” dedi Ali.
Merve Ali’nin nasıl bir çözüm bulduğunu çok merak etmişti. Ancak ders zili çaldığı için fazla soru soramadı. Okul çıkışı üç arkadaş tekrar evlerine doğru gitmek için birlikte çıktılar. Ali arkadaşlarına dönerek;
“-Arkadaşlar bizim evlere doğru giden iki sokak üstte bir yol keşfettim. Bugün o yolu kullanmaya ne dersiniz?”. Hakan ve Merve onaylamış şekilde başlarını salladılar. Gerçi Merve durumu tam bilmese de Hakan’nın diş fırçalamamasıyla ilgili bir konuşma yapacaklarına hazırdı.
Gidecekleri yolda kanalizasyon atıklarını arıtan bir arıtma tesisi bulunuyordu. Buraya geldiklerinde zaten diş ağrısı çeken Hakan sinirlenerek ve Ali’ye dönerek;
“-Ali bu kadar pis kokan sokağa bizi neden soktun? Eski yolumuz daha güzeldi. Hem yolu uzattık hemde burası iğrenç kokuyor. Iyyy.”
Ali; “-Olsun arkadaşım yeni yollar keşfediyoruz. Hem biz bu kokuyu her gün çekiyoruz.”
Ali’nin bu lafını duyan Merve kahkahayla gülmeye başladı. Hakan durumu anlamadığı için yürümeye devam ediyordu. Diş ağrısı şiddetle devam eden Hakan iyice sinirlendi.
“-Ali inşallah yol az kalmıştır. Hem bu kokuyu çekiyoruz hem de uzun süredir yürüyoruz. Ben bir an önce eve gitmek istiyorum artık.”
Ali ve Merve Hakan’ın bu sitemine cevap vermeden yürümeye devam ettiler. Köşeyi döndükleri zaman büyük bir lavanta bahçesinin yanına geldiler.
Mis gibi güzel kokuyu duyan Hakan;
“- İnanılmaz! Burası da çok güzel kokuyor. Gerçekten harika! Az önceki pis kokudan sonra bu muhteşem geldi. Bir daha hep bu yoldan gidelim.”
Ali ve Merve tebessümle gülümsedikten sonra Hakan’a döndüler. Ali;
“-Bak Hakan arkadaşım! Seninle hep konuşmak istedik ama üzülürsün diye bir türlü konuşamadık. Senin dişlerini fırçalamamanın sadece sana zararı yok. Dişlerin çürüyor, ağrı yapıyor ama aynı zaman da senin fark etmediğin bir şekilde herkesi rahatsız eden bir duruma da sebep oluyor.”
Hakan şaşırmıştı. Konunun buraya gelmesinin sebebini hala anlayamamıştı. Sözlerine devam eden Ali;
“-Bak arkadaşım az önce hani çok kötü bir koku alıp tiksinmiştin ya. İşte o kokunun aynısı biz dişlerimizi fırçalamadığımız zaman da olur. Ağzımız çok kötü bir şekilde kokar ve karşımızda konuştuğumuz herkesi rahatsız eder. Eğer dişlerimizi düzenli olarak fırçalarsak ağzımız işte burada ki lavanta bahçesi gibi çok güzel kokar.”
Hakan kızarmıştı. Utanarak arkadaşlarına baktı. İki-üç adım attıktan sonra Ali ve Merve’ye dönerek;
“-Arkadaşlarım, sizlerden çok özür dilerim. Bana dişlerimi fırçalamak hep zor geliyordu. Ancak bugüne kadar ağzımın koktuğunu ve sizi rahatsız ettiğimi hiç düşünmemiştim. Sınıfta kimsenin benim yanıma oturmak istememesini de şimdi anladım sanırım. Hemen eve gidip anneme ve babama durumu anlatıp önce diş doktoruna gideceğim sonra da dişlerimi her gün düzenli fırçalayacağım. Size söz veriyorum.”
Ali ve Merve bu durumdan çok memnun olmuştu. Çünkü hem arkadaşlarını kırmamışlardı hem de onun artık diş fırçalamaya başlacağına sevinmişlerdi.
Hafta sonu tatili bittikten sonra tekrar okula gitmek için buluşan üç arkadaş okullarına doğru yürümeye başladılar. Neşeli gözüken Hakan arkadaşlarına dönerek;
“-Arkadaşlar sizlere çok teşekkür ederim. Sizlerin sayesinde hem diş doktorundan artık korkmuyorum hem de dişlerimi düzenli olarak fırçalıyorum. Doktor bir dişime dolgu yaptı. İyi ki erken geldiniz dedi. Yoksa bir dişimi kaybedebilirmişim. Artık her gün de dişlerimi fırçalıyorum. Umarım ağzım lavanta bahçesi gibi kokuyordur.”
Merve Hakan’a dönerek; “-Evet arkadaşım dişlerin pırıl pırıl olmuş. Ağzında lavanta bahçesi gibi kokuyor. Artık herkes seninle rahatça konuşacaktır emin ol.”
Ali, Merve ve Hakan okullarına geldiler. Hakan artık diğer arkadaşlarıyla konuştuğun da hiçbiri ondan kaçmıyordu. Diş fırçalamanın önemini anlayan Hakan bundan sonra ki hayatın da dişlerini düzenli olarak fırçalamayı hiç ihmal etmedi. Pırıl pırıl dişleriyle ve lavanta kokulu nefesiyle gittiği yerde etrafına sürekli neşe saçan Hakan artık çok daha mutlu vakit geçiriyordu. İleride hangi mesleği yapmak istersin diye sordukların da ise Hakan’ın sadece bir cevabı vardı.
“Diş Doktoru”
Hello!
çok güzel bir hikaye