Kişilik teorileri veya psikoloji alanında akla ilk gelen isim şüphesiz Freud’dur. Sigmund Freud, 20. yüzyılın en çok tartışılan, en ünlü bilim adamlarından biridir. Onun psikanalitik teorisi ise, kişiliğin beden ve bilinç arasındaki bağlantıdan etkilendiği temeline dayanır. Ancak Freud’u ve psikanalitik teoriyi anlamamız için öncelikle id, ego ve süper-ego kavramlarını bilmemiz gerekir.
İd, Ego ve Süper-Ego
Freud’a göre id, ego ve süper-ego kişiliğimizi oluşturan parçalarımızdır ve bilinçaltımız tarafından yönetilirler. Günlük yaşamın içinde bu parçalarımızı hissedemesek de davranışlarımızda ve kararlarımızda etkilidirler. Bizi belli bir biçimde davranmaya, belli bir biçimde düşünmeye, konuşmaya iten şey kişiliğimizi oluşturan bu parçalardır.
İd, bilinçaltımızın kötü çocuğudur. Tamamen dürtüseldir, zevk almaya odaklıdır. Her durumda hazzı arar, acıdan kaçmak ister. İd, bizi sonuçlarını hiç düşünmeden arzularımızı tatmin etmeye yönelten yanımızdır.
Süper-ego id’in tam zıddıdır ve onu kontrol etmek ister. Kişiliğimizin bu parçası, bizi davranışlarımızla arzularımızı dengelemeye ve bizi toplum kurallarına göre yaşamaya zorlar. İd’in başımıza belalar açmaması için elinden geleni yapar.
Ego ise bu iki kişilik parçamızın ortasında bir yerlerdedir. Ego, id ve süper-egomuz arasında dengeyi sağlayabilmek için uğraşır. Yani, başımızı fazla belaya sokmadan arzularımızı tatmin edecek kararlar vermemiz için çalışır. Sürekli kavga eden iki çocuk arasında duran, arayı bulan bir yetişkine benzetebiliriz egoyu.
Peki, kişiliğimizi şekillendiren etkiler hakkında Freud’un görüşleri neler?
Freud’a göre kişilk gelişimi 5 temel aşamadan oluşuyor. Bir çocuk büyüyüp yetişkin yani ergen bir birey olana kadar 5 psikoseksüel gelişim aşamasından geçiyor. Her bir gelişim aşaması boyunca id farklı istekler, arzular peşinde koşuyor. Ego ise bu değişen tatmin arayışlarını dengelemek için uğraşıyor. İd, süper-ego ve egonun içimizde meydana getirdiği bu çekişmeler bizde çeşitli acılara sebep oluyor. Freud, kişiliğimizin bu çekişmeler ve ortaya çıkan acılar ile şekillendiğini söylüyor.
Freud’un 5 Kişilik Aşaması
Beş temel gelişim aşaması var. Birincisi oral, yani ağızla ilgili dönem, ikincisi anal, yani boşaltım ile ilgili dönem, üçüncüsü fallik, yani erkeklik organı ile ilgili dönem, dördüncüsü latent, yani henüz ortaya çıkmamış olan, gizli dönem, beşincisi ise genital, yani üreme ile ilgili dönem.
Freud, 5 yaşına geldiğimizde kişiliğimizin neredeyse tamamen şekillenmiş olduğunu savunuyor. 5 yaşındaki bir çocuk oral, anal ve neredeyse fallik dönemi tamamlamış oluyor. Eğer çocuk bu dönemler boyunca arzularına hâkim olmayı öğrenemezse bağımlılık veya saplantı geliştiriyor. Çocuk hangi dönemde zorluk yaşadıysa o döneme saplanıp kalıyor, büyüyüp bir yetişkin olamıyor.
Örneğin, birinci aşama olan oral dönemdir. Oral döneme saplanıp kalan bir insan sigara bağımlısıdır veya yeme problemleri vardır. Eğer bir insan anal dönemde saplanıp kalmışsa, örneğin anal dönemde tuvalet eğitimini alamamışsa, bu insan yetişkin olduğunda dağınık ve tembel bir insan olacaktır.
Fallik dönem Freud’a göre kızlar ve erkeklerin birbirlerinin farklı olduklarını keşfettikleri dönemdir ve bu keşif, oedipus kompleksine yol açar.
Oedipus Kompleksi
Oedipus kompleksi erkek çocukların bilinçaltından gelen bir istekle annelerine sahip olma arzusudur. Bu yüzden erkek çocuklar babalarına karşı saldırgan ve öfkelidirler. Freud, aynı zamanda kızların da annelerine karşı öfkeli tutumlarının bilinçsizce babalarına sahip olma arzusundan kaynaklandığını ileri sürer.
Psikanalitik Teori Bilimsel mi?
Freud’un öne sürmüş olduğu bu fikirler sizi rahatsız ettiyse, yalnız değilsiniz. Freud, hiçbir zaman görüşlerinin eleştirilmesine fırsat vermedi. Aslında bu teorilerini bilimsel temellere dayandıramadı, bilimsel olarak kanıtlayamadı. Yani, bu görüşlerin bilimsel bir dayanağı da yok. Freud sadece yetişkinlerle bire bir çalıştı. Ancak günümüzde hala psikanalitik yaklaşım, bu teoriyi kişilik teorilerinin temellerinden biri olarak kabul ediyor.
Hümanist teorinin aksine Freud, bilinçaltına, görünmeyene odaklanır. Ona göre kişiliğimizin köklerini araştırmak için yüzeyde deneyimlediklerimize değil, daha derinlerimizde neler olduğuna bakmalıyız. Psikanalitik terapi Freud’un teorileriyle gelişti. Bu terapi yönteminde, terapist hastaya çocukluğuna dair anıları veya geçmişinde yaşadığı olaylar hakkında sorular sorar. Terapist, id ile süper-egonun çatışmasından kaynaklanan acıları, zorlukları araştırır.
Freud, insanın duygularını büyük ölçüde bastırdığını düşünüyordu. Terapi boyunca amacı, bilinçaltında kalan duyguları yüzeye yani bilinç düzeyine çıkarabilmekti. Bu duygular yüzeye çıkarılabildiğinde hasta iyileşmeliydi.
Çocukluğunuzda veya geçmişinizde kişiliğinizi şekillendirdiğini düşündüğünüz kaç olay var? Hatırlayabiliyor musunuz? Yaşadığınız olaylar siz onları hiç hatırlamıyor veya düşünmüyor olsanız bile kişiliğini değiştirebilir mi? Bu soruların kesin yanıtlarını bilmiyoruz. Yine de psikanalitik teori, kişiliğimizi geliştirmek konusunda bize birçok fikir sunuyor.