Hepimiz günlük hayatımızın hemen hemen çoğu anında sıkıntı ve stres yaşarız. Ancak bazılarımızda bu sıkıntı ve endişe o kadar fazladır ki, rahat ve sakin bir ortamda olsa da sürekli düşünceler de kaygı yer aldığı için bu çekilemez bir hale gelir. Bu aslında bizim varsayımlarımızla bilinçaltımıza otomatik olarak verdiğimiz sürekli kaygıda olmalısın mesajıdır. Bunu değiştirmek için bilinçaltımıza her zaman olumlu mesajlar yollayarak ve zihnimizi başka bir yere odaklayarak bu düşüncelerden ve kaygıdan kurtulabiliriz. Aşağıda yazdığımız bir takım olumlarla bilinçaltımız da yer alan bu kaygı ve stresi azaltabiliriz.
-Gülüyorum, gülümsüyorum. (Uygulamalı, sözlü ya da içimden tekrarlama)
-Telkin şablonu, günde 300 – 500 defa tesbih çeker gibi tekrar ederek içselleştirmelidir. Tekrarın telkin etkisi: Taşı delen suyun kuvveti değil, damlaların sürekliliğidir.
-Sıkıntı kötü değildir. Asla kurtulmaya çalışılmamalıdır. Neşe ve mutluluk gibi doğaldır, yaşanmalıdır ve hayatın gerçeğidir.
-Olumlu, olumsuz düşünce ayrımı yanlıştır. Olumsuz ve kötü düşünce yoktur. Aklıma gelen düşüncelerden bazılarını olumsuz ve kötü olarak kabul etmiyorum. Gülüp geçiyorum. Gül(üms)üyorum.
-Yüzüme veya zihnime endişe, korku, heyecan gelir ya da gelmez, ben bununla hiç ilgilenmiyorum. Gülüp geçiyorum. Gül(üms)üyorum.
Yüzüme veya içime sıkıntı, tedirginlik, korku gelir ya da gelmez, ben bunu hiç önemsemiyorum, umursamıyorum.
-Sıkıntı bize elini uzatınca, ona elimizi kaptırmamalıyız. Sıfır gibi tepkisiz kalıp kendimizi onun girdabına kaptırmamalıyız.
-İlgilenmiyorum, önemsemiyorum, umursamıyorum. Gülüp geçiyorum. Gül(üms)üyorum.
-Sıkıntıdan (hemen) kurtulmaya çalışmıyorum. Gül(üms)üyorum.
-Sıkıntı asla dayanılmaz değildir. Gerçekte eften püften boş şeylerle uğraşıyorum.
-Ey Sıkıntı! En babanız gelse umurumda değil. Ben, şimdiye kadar nice sıkıntılar görüp geçirdim, sen onların yanında çok önemsiz kalıyorsun. Seninle birlikte yaşamak benim için gayet kolay…
-Merak etmiyorum, çünkü Rabbim, gelecekle ilgili endişelerimi hiç ummadığım kadar güzel bir şekilde sonuçlandırıyor. Sonuç olarak, her zaman, hep boşa endişelendiğimi yaşayarak görüyorum.
-Bu gördüklerime uygun olarak, sıkıntı ve endişelerimi üzerime almayıp hep Rabbime bırakıyorum.
-Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler.
-Ey Sıkıntı! Sen, tamamen soyut bir yaşantısın; sadece düşüncesin, gölgesin, hayalsin, aynadaki görüntüsün, gazetedeki resimsin.
-Sıkıntıyı yokmuş gibi yaşarsak, yok olur.
-Şuan Aklıma Gelen Düşünce! Sana gülüp geçiyorum.
-Kendimi Allah’ın rahmet denizine bırakıyorum. O’na dayanıyorum, O’na güveniyorum.
-Şuan gönlümde gam var, Ey neşe şimdi gelme. Misafir üstüne misafir olmaz.
-Mutluluğu amaç edinmez ve sıkıntıya razı olursak, sıkıntı yok olur, gider.
-Allah, evreni bile 6 evrede yaratmıştır. Bu nedenle sıkıntıya makul bir süre tanınmalı, hemen kurtulmaya çalışılmamalıdır. Çünkü hemen kurtulma çabamız, zihnimizde mıknatıs etkisi (ters etki) yaparak sıkıntıyı büyütmektedir.
-Duygu, düşünce ve davranışların paralel ilerleme özelliği bulunmaktadır. Davranışlarımızı değiştirdiğimiz zaman, duygu ve düşüncelerimiz muhakkak davranışlarımızı takip edecektir.