Zaman kime neye göre iyi geliyor. Zaman hepimize iyi geliyor mu? Yoksa zaman seçilmişlere göre mi ilerliyor. Zaman kimine sıradan bir an, zaman kimine bulunmaz nimet. Size zaman iyi geliyor mu? Yazımızı okuyarak zamanın en güzel kıymetini, en değerli anını bilmek sizin düşüncenize kalmış. İşte sizler için hazırladığımız zaman iyi geliyor mi geliyor yoksa siz zamanı kötü değerlendirenlerde misiniz?
Nasıl oluyor da bu kadar basit bir kelimeyken tüm umutlarımızı zamana
bağlıyoruz. Nasıl oluyor da her şeyin zamanla geçeceğine kendimizi
inandırıyoruz. Zaman iyi mi geliyor?
Peki gerçekten geçiyor mu yoksa biz aldanmamızla mı kalıyoruz?
Hani her şeyin ilacı diyoruz ya. Bütün ilaçlar bir yeri iyileştirirken başka
yere zarar vermiyor mu? Ya da yeteri kadar içince derman olup fazlası
zehir olmuyor mu? Hemde nasıl oluyor…
Bazen saniyeler sürerken bazen bir ömür sürebiliyor. Öyle bir an geliyor ki saatin camını kırıp akrebi, yelkovanı ittire ittire ileri almak istiyoruz ama nafile. Peki böyle durumlarda da zaman acımızı dindirebiliyor mu? Ne mümkün zerre faydası olmuyor acımıza biz zamanla geçti, gitti, bitti desek de sadece alıştığımızla kalıyoruz. Acımızı dindirmiyor belki ama değişmekten de ödün vermiyor.
Herakleitos diyor ya değişmeyen tek şey değişimin kendisidir diye sürekli değişen şeylerin başında zaman geliyor. Mesela zamanında saçının teline zarar gelse, tırnağı kırılsa acısını içimizde hissedeceğimiz kişilerin canının yanmasını istiyoruz. Ya da can ciğer kuzu sarması olduğumuz kişilerle düşman kesiliyoruz. Zamanında her şeyini bildiğimiz, her anına şahit olduğumuz insanla iki yabancı gibi oluyoruz. Canımızdan çok sevdiğimiz sürekli yan yana olduğumuz insanla aramıza uçurumun girmesine müsaade ediyoruz ve en kötü olanda zamanımız varken içimizden gelenleri söylemiyoruz ve hep erteliyoruz… Anı yaşamak yerine kovalıyoruz…. Kovaladıkça neler kaçırdığımızın farkına varmadan yaşayıp gidiyoruz.. Ahh ve keşkelerle uzayıp yok oluyoruz…
Ve bir astronomi bilgini, ‘Bize zamandan bahset’ dedi.
Ve o cevap verdi:
‘Ölçüsüz ve ölçülemeyen zamani ölçebileceksiniz.
Davranislarinizi ayarlayacak, ve hatta ruhunuzun rotasini,
saatlere ve mevsimlere göre yönlendirebileceksiniz.
Zamani, kiyisinda oturup, akisini izleyeceginiz
bir nehir haline döndüreceksiniz.
Içinizde zamana bagli olmadan varolan öz,
yasamin zamandan bagimsizliginin zaten farkindadir;
Ve bilir ki, dün bugünün anisi, yarin ise bugünün rüyasidir.
Ve yine bilir ki, içinizde sarki söyleyen veya düsünen özünüz,
hala yildizlari uzaya dagitan o ilk an’in içinde devinmektedir.
Aranizda, özündeki sevme gücünün sinirsizligini
hissetmeyen var midir acaba?
Yine de bu hudutsuzluguyla ayni sevginin,
bir sevgi düsüncesinden digerine,
bir sevgi davranisindan bir baskasina,
kendi varliginin tam orta yerinde simsiki
ve hareket etmeden durdugunu kim hissetmez?
Ve zaman da, tipki sevgi gibi bölünemez ve ölçülemez degil midir?
Yine de eger düsüncenizde zamani mevsimlerle ölçmek isterseniz,
her mevsimin digerlerini içermesine izin verin.
Ve birakin bugününüz, geçmisi anilarla,
gelecegi ise özlemle kucaklasin.’ Halil Cibran
Zaman iyi mi geliyor, ne dersiniz?
Yoksa zaman bize her zaman iyi gelmiyor mu?